15 Kasım 2018 Perşembe

Black Soldier Fly Üretimi: Öneriler

Black Soldier Fly sezonu pek çok coğrafyada kapandı. Bu konuya ilgi duyan ve yetişiricilik yapmak isteyenler için başvuranlara ilk denemelerini kış aylarında yapmalarını tavsiye etmedim. Mevsim koşullarına bağlı iklimlendirme ihtiyaçları nedeni ile muhtemel bir başarısızlığın cesaretlerini kırmasını istemiyorum.  Ülkemizde farkındalık arttıkça BSFL yetiştiriciliği yaparak hayatını kazanma planları yapan girişimci sayısında da artış gözlemliyorum.  Bu alana yatırım yapmak isteyen bazı sermaye sahipleri ile de görüşmelerim oldu. Onlara da yaptığım bazı tavsiyeleri burada tekrarlamak istiyorum. Ülkemizde büyük ölçekli bir işletme deneyimi yok. Ya da ben bilmiyorum. Böcek yetiştiriciliğinin ekolojik yararları ülkemizin ihtiyaçları, protein için dışarı ödenen rakamlar düşünüldüğünde heyecan verici bir iş modeli gibi görünüyor.  Ancak ne yazık ki daha önceki bazı yazılarımda da işlediğim gibi BSFL proteini üretimi ve toptan satışı piyasadaki eşdeğeri olan balık unu ile karşılaştırdığınız zaman getirisi olan bir iş gibi görünmüyor. Toptan satışlara göre birim fiyatları karşılaştırılamayacak kadar yüksek olan parakende satışlar üzerinden yapılacak bir iş planı ise kısa bir süre sonra oluşacak rekabet nedeni ile hayal kırıklığına gebe.  Tuzu kuru Batılı ülkeler için böcek çiftçiliği 2030 yılında yaşanması muhtemel gıda krizine şimdiden yapılan bir hazırlık. Devasa ölçekte ve çok yüksek maliyetlerle kurulmuş bu tesislerin mevcut maliyetlerle karlı bir işletme olması olası değil. İşgücü maliyetleri düşük olan ülkeler farklı üretim modelleri ile uzun süredir büyük ölçekte üretim yapıyorlar. Birim maliyetleri oldukça düşük olduğu için karlılık ve pazar konusunda sorun yaşamıyorlar. Ülkemiz bu iki durumun ortasında koşullara sahip. İş gücü batılı ülkeler kadar yüksek olmamakla birlikte makinalaşma ve enerji maliyetleri hiç de az değil. Süreç solucan gübresinin hazin  hikayesine evrilmeden önce ülkemizdeki bazı koşulların düzelmesini zorlamak lazım. Bu konularda durumdan vazife çıkaracak üretici ya da üretici adaylarına ihtiyaç var.
1- Ülkemizdeki mevzuat konusunda hala bir ilerleme yok. Her üretici adayı İl-İlçe Tarım Müdürlüklerine ya da doğrudan Bakanlığa üretim izni için dilekçeyle başvurmalı. Başvurularının ağırlığını artırmak için ellerindeki tüm sosyal ya da siyasi gücü kullanmalarını öneriyorum. Olumsuz bir cevap verilmesi cesaretinizi kırmasın başvuru sayısı arttıkça üzerlerindeki baskı da artacak
2- Mevcut rakamlarla küçük ve orta ölçekli bir işletmenin toptan satış yaparak balık ve tavuk yemi üreticileri ile rekabet etmelerini pek olası görmüyorum. Tonlar ölçeğinde merdiven altı üretim yaparak ancak ayakta kalınabilir. O nedenle küçük ölçekli bir üretim tesisi kurarak deneyim kazanmaya başlanmalı. Hiç de uzak olmayan bir gelecekte mevcut durum sürdürülebilir olmadığından dönüşüme hazır olunmalı.
3- Böcek proteininin kullanım değeri yüksek. Pek çok ekolojik fayda söz konusu. Ama değişim değeri bununla uyumlu değil. Değerin değil fiyatın konuşulduğu günümüz dünyasında bu işi yaparken dönüştürdüğünüz çöpü, avlanmasına engel olduğunuz balığı, ticari yem tüketmekten kurtardığınız tavuğu, tasarruf ettiğiniz temiz su kaynaklarını, karbon emisyonunu düşünün ve cesur olun.  
4- Yakın çevrenizde üretim yapan küçük tavuk ya da balık işletmeleri ile konuşun. Onların yem maliyetlerini, sizden larva alarak yapacakları tasarrufu öğrenin. Buna göre belirleyeceğiniz kapasite ve bununla uyumlu gelir hedefi  koyun.
5- Eğer kendi tavuk ya da balık işletmeniz varsa ve coğrafyanız da uygunsa  hiç durmayın hemen fizibilite çalışmalarına başlayın. İşletmenin kendi atıklarını  ya da yakın bir yerden sağlayacağınız toksik kontaminasyonu olmayan atık kaynaklarını araştırın. Kendi küçük tavuk ve balık işletmesinde kullanmak üzere BSFL yetiştirmek isteyenlere özellikle destek vereceğimi unutmayın. 

23 Eylül 2018 Pazar

2018 yeni üretim modeli



2018 mayıs ayında ölçeklenebilir bir model geliştirmeye karar verdim. Amacım üretim tasarımının basit ve sürdürülebilir olmasıydı. BSF larva üretiminin aşamaları kabaca

Koloni kurulması
Yumurtaların toplanması
Larva kreşi
Larva beslenme
Hasat
Kurutma
Yağsızlaştırma(isteğe bağlı),

Şeklinde sıralanabilir. Her bir aşamanın tasarımında yaratıcı modeller geliştirmek gerekiyor. Fonksiyonel, ama basit ve verimli olmalı

10 bin larva ile ilk koloniniyi Ewag modelini kısmen değiştirerek kurdum. 

1.40x1x1 metre boyutlarında tül kafes, pupaların sineğe dönüşerek göç ettiği karanlık çıkım odası ve bu iki ortam arasında 25 cm boyutlarında geçiş kanalı.
Oldukça küçük  bir ortamda çok sayıda sineğin bulunması nedeni ile bir miktar kaygılıydım. Tavandan doğal ışık alıyordu ve yine yukarıdan pulvarize sulama yapılıyordu.
Yumurtaları atraktan üzerine ya da yakınına yerleştirdiğim yumurta yataklarından hasat etmeyi planladım ve bunun için bir kaç modeli 3D yazıcı ile çıkardım. Bu konuda tüm süreci birlikte yürüttüğüm dostum Gökhan Arel’in büyük katkısı oldu.
Yataklardan toplanan yumurtaları civciv yemi ve kepek karışımını uygun şekilde nemlendirilen başlangıç diyeti ile beslenmek üzere larva kreşine taşıdım. Yumurta yataklarını her 3 günde bir larvaların aynı yaşta olması için değiştirdim ve farklı kutulara yerleştirdim. Yaklaşık 5-7 gün içerisinde yumurtadan çıkan larvalar 5 gün sonra gözle görülebilir hale geldiler. Larvalar farklı kutulara konmasına  rağmen kutu dışına çıkarak hedeflediğim aynı boyda larva elde etme planımı bozdu bu nedenle farklı genişlikteki titreşimli eleklerle larvaları boyutlarına göre ayırdım. Sayarak metrekarede 50 bin olacak şekilde larva beslenme yataklarına yerleştirdim. Büyükbaş hayvan gübresi ile 14 gün boyunca besledim. Karşılaştığım en önemli sorun kompostlaşma sırasında oluşan ısı oldu. 45 derecenin üzerinde larvalar 4 saat içerisinde 50 derece bir kaç dakika içerisinde ölürler. Bu nedenle nemlendirme ve karıştırma yaparak ısıyı düşürmek gerekti. Diğer bir sorun karasinek popülasyonu. Ortam onlar için son derece atraktif ve larvaların bulunduğu ortamda hızla çoğalıyorlar. Olması beklenenden az olmakla beraber kapalı bir ortamda rahatsız edici bir popülasyona ulaşıyorlar. Bu nedenle larva beslenme yataklarının üzerini tül ile örttüm. Oldukça yararlı oldu ve üremeleri sınırlandı. Larvaları kendiliğinden göç edecekleri geç prepupa dönemini beklemeden geç larva ve erken prepupa döneminde eleyerek hasatını yaptım. Bu işlem için titreşimli elek ve fotofobik özelliklerinden yararlandım. 10 bin larvalık başlangıç sinek stoğundan yaklaşık 1,5 aylık süre sonunda 200 bin civarı larva hasat etmeyi başardım. 20 bin kadarını ikinci kuşak için ayırdım kalanlarını tavuklarım afiyetle yediler. Bu arada Tarım Bakanlığı Arge destek programına etlik piliç yetiştiriciliğinde BSF larvalarının rolünü çalışacağım araştırma projesine başvurdum. Kabul edilecek olursa yıllık bir kaç ton kapasiteli bir üretim modelini önümüzdeki sene deneme şansım olacak. Bu çalışmada larva beslenme ve hasatı konusunda farklı tasarımlar da denecek. 
Larva kurutma, yapay ışık ve yağsızlaştırma konusunda iklim izin verirse bir kaç deneme yapmayı planlıyorum 














16 Mart 2018 Cuma

AB yıl sonunda böcek proteininin tavuk yemi olarak kullanımına kapıyı aralıyor.



All about Feed dergisinde yer alan bir habere göre Avrupa Birliği böcek proteininin tavuk yemi olarak kullanımına bu yıl sonunda izin verecek. İlgili komisyon üyesinin yaptığı açıklamaya dayandırılan haber aslında, Avrupa nüfusunun beslenmesi için gerekli yem kaynaklarının tükenmeye başlaması nedeni ile girilen arayışın beklenen yeni bir aşaması. Soya proteini üretiminde Avrupa doğal sınırlarına ulaşmış durumda. Ya biyogenetik çalışmalarla daha yarayışlı bitkisel protein kaynakları üretilecek ya da yeni protein kaynakları bulunacak. Literatürde böceklerin tavuk yemi olarak kullanımı konusunda yayın sayısı artıyor. Endüstri uygulamanın bilimsel altyapısını tamamlamak üzere. Sonuçlar beklendiği gibi böcek üretimi lehine. Ülkemizde böcek yetiştiriciliği ana rahminde bir cenin bile değil. Yem hammaddesi için kendimize yeterli olmaktan uzaklaşalı çok oldu. Yem,  ithalat hacminde giderek daha büyük bir kalem haline geliyor. Bu durum her türlü et maliyetlerine kaçınılmaz olarak yansıyor. Üreticiler ithal et ürünleri ile rekabet edemez halde giderek bu alanı terk ediyorlar. Bugün ucuza aldığımızı düşündüğümüz ithal et ürünlerinin üreticiler bir daha ayağa kalkamaz hale geldiğinde nerelere yükseleceğini kestirmek güç değil. Tünelin ucunda gördüğümüzün tren olduğu apaçık. Ülkemizin çalışkan, sabırlı, paylaşmayı bilen üreticilere ve bu insanlara yön verecek misyonerlere ihtiyacı var.

21 Kasım 2017 Salı

Yasal Düzenlemeler ve Öneriler



Avrupa Birliğinin böcek yetiştiriciliği ve bunların alternatif hayvansal protein kaynağı olarak kullanımına izin vermesi önemli bir gelişme olmakla beraber oldukça rijit koşullar içeriyor. Birincisi böcek beslenmesinde kullanımına izin verdiği atık kalemleri son derece kısıtlı. Kan, kemik tozu, balık unu, bal, kollojen, render edilmiş yağ, süt ürünleri, geviş getiren hayvanların deri ve hidrolize edilmiş proteinleri, yumurta ve yumurta ürünleri  gibi zaten yem hammaddesi olarak değerlendirilen ürünler. Mutfak atıkları ve gübre kullanımı yasak. Anlayabildiğim kadarıyla tavuk atıklarının(kafa, bacaklar, kemikler vb) değerlendirilmesi mümkün. Yani kanibalizm yönetmeliği çerçevesinde kullanımı yasak olan atıklardan larvalara yedirilerek yararlanılmasına izin verilmiş. Türkiye yıllık 400 bin ton benzer atığa sahip olup Ocak 2017 itibari ile değerlendirilmeyen tavuk atıklarının kullanımı bu çerçevede mümkün. Ancak daha önce rendering yapılarak tavuk yemine katılan bu ürünlerin aynı işlemden geçirilerek larvalara yedirilmesi ve onların yem olarak kullanılması gibi dolaylı bir çözümün maliyetleri artıracağı ve mevcut market fiyatları ile pazar bulmasının zor olacağı aşikar. Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. Devletin bu üretimi desteklemesi şart. Üreticilere ürettiği böcek proteini için para vermesi gerekiyor. Yine de endüstriyel ölçekte üretim yapacaklar için bu yönetmelik çerevesinde atık bulmak çok mümkün görünmüyor. Yani Bakanlık Yönetmelik çıkarmaya kalkar ve sıkça yararlandığı copy paste işlemini kullanırsa değişen pek bir şey olmayacak. Öte yandan böceklerin Pet endüstrisinde kullanımına Bakanlık kağıt üzerinde izin veriyor ancak üretim standartları konusunda hiçbir mevzuat yok. Bu durumda üreticiler üretim için başvurduğunda izin alamıyorlar. Yem hammadesi olarak kullanılan mısır soya vb tarımal ürünlerin hangi koşullarda yetiştirildiği pestisid olarak ne kullanıldığı hiçbir denetime tabi değilken ve son ürünün içeriğindeki mikrobiyolojik ve kimyasal  limitlerle yetinilirken konu böcek olunca birden neden üretim standartları akla geliyor ve son ürünün niteliğinin standartlarının belirlenmesiyle yetinilmiyor anlamış değilim.
BSFLüretimi ve yasal mevzuat  konusunda Tarım Bakanlığı ile de paylaştığım öneriler şunlar.
1-Böcek çiftçiliği canlandırılmalı ve Tarım Bakalığı tarafından bir an önce gündeme alınmalıdır
2- Bu alanda deneyim sahibi akademik kadroların yetiştirilmesi gerekmektedir. Birikim yok denecek kadar azdır. Fen ve veterinerlik fakültelerinde  master ve doktora öğrencilerinin tez konusu olarak böcek yetiştiriciliğini  seçmeleri teşvik edilmelidir.
3- Üretim izni süreçlerinin üzerindeki bürokrasi hafifletilmelidir. Aksi takdirde ticari olarak orta vadede umut vaad eden bu sektöre girmek isteyen küçük girişimci adaylarının cesareti kırılacaktır.
4- Mevzuat hazırlanırken Avrupa Birliğinin ve Kanada’nın düzenlemelerinden yaralanılmalı ancakAvrupa Birliği Komisyon kararında yer alan larva besleme kalemlerine sebze meyve atıkları ve beslenme ürünleri ile paketli gıda atıkları dahil edilmelidir.
5- Yem mevzuatında yer alan ağır metal ve mikrobiyolojik standartlar ile limitler böcek proteini için de geçerli olmalıdır. Mevzuat değişiklikleri böcek türleri, larva beslenme kriterleri ile toksik maddelerin yasal limitlerinin mevzuata yerleştirilmesi ile sınırlı tutularak üretim izin başvuruları hızla neticelendirilmelidir.
6- Böcek üreticilerine atıkları kabul edilmesi için Çevre Bakanlığı tarafından verilen izinlerin, sebze ve meyve ile atık niteliği kazanmış paketli gıda ve beslenme ürünlerini kapsayacak şekilde (Çevre Bakanlığı bürokrasisine girmeden) Tarım Bakanlığı tarafından verilmesi sağlanmalıdır.
7- Yeterli bütçeye sahip pilot bir üretim tesisi kurulmalı,  küçük işletmeler ile hevesli girişimciler ve Bakanlık yetkilileri için eğitimlerin verilmesine başlanmalıdır.
9- Yurt dışındaki üretim tesisleri yerinde incelenmeli ve işbirliğinin şartları araştırılmalıdır. Yasal mevzuat hazırlanırken görece ucuz işgücü ve coğrafya avantajı nedeni ile ülkemizin çekici olacağı göönünde bulundurulmalı ve yabancı yatırımcılar için uygun koşullar sağlanmalıdır.
10. Bu sektöçok sayıda girişimci için fırsat yaratacaktır. Butik tavuk ve balık işletmesinin kurulması özendirilecek, mevcut olanların yem maliyetleri düşecektir.
11. Böcek üreticiliğinin Bakanlığın teşvik paketine sokulması faizsiz kredi ya da hibe programlarına dahil edilmesi çok büyük bir sıçrama yaratacaktır(İpek böceği yetiştiriciliği gibi). Konuya özelleşmiş bakanlık kadroları yetiştirilmeli, özellikle izin süreçlerinde yer alan bürokratların farkındalığı sağlanmalı, eğitimleri verilmelidir.
12. Konu, tarımla ilgilenen iyi eğitim almış kravatlı çiftçilerin uzun zamandır gündeminde yer almaktadır.  Bu kişilerden eğitim süreçlerinde yararlanılmalıdır

10 Kasım 2017 Cuma

500 Tavukluk Bir Kümes İçin BSF Üretimi


Böcek yetiştiriciliğinin yem içeriğinde hayvansal protein kaynağı olarak kullanımının güvenli olduğu akademik çalışmalarla ispatlandıktan sonra mevzuat değişiklikleri de hızla hayata geçiyor. Tarım Bakanlığı ile yaptığım yeni bir görüşmede bu konuyu gündemlerine aldıkları, mevcut durumun sürdürülemezliğinin farkında oldukları izlenimi edindim. Girişimci sayısı hızla artıyor. Anlaşılan o ki istim arkadan gelecek.
Butik tavuk işletmelerinin ya da aile tipi tavuk işletmelerinin yem maliyetlerini azaltmak için böcek yetiştirme konusunda çok hevesli olduğunu gelen sorulardan anlıyorum. Bu nedenle böcek işletmesinin tavuk stoğuna göre ölçeklendirilmesi önem kazanıyor. Günlük larva hasadı, atık niteliğine göre günlük atık ihtiyacı larva beslenme alan genişliği gibi üretim tasarımı parametrelerine karar verilmesi gerekiyor.

Örneğin 500 tavukluk bir işletme için;

Larva besleme alanı
12 metrekarelik bir larva beslenme alınına ihtiyaç var. Alanın larvaların 16 derecenin altında dormant eğilimi göz önüne alınarak 16-18 derece sıcalıklığın altına düşmeyecek şekilde ısıtılması ve ısı izolasyonu yapılması gerekiyor. Beslenme ortamının kısmi fermantasyona bağlı olarak daha sıcak olması beklenebilir ancak bu ısı artışı özellikle kurulukla doğru orantılıdır. Yani nem oranı yüksek atıklarla yapılan beslenmelerde bu ısı artışından medet ummak doğru olmayacaktır. Yere inşa edilmiş kenarları larva çıkışına izin verecek şekilde tasarlanmış beton havuzlar iyi iş görebilir. Kenar yüksekliği 25-30 cm olabilir. Ancak öncesinde zemine mutlaka bir drenaj sistemi kurmak gerekiyor. En önemli dezavantajı bu sızıntı suyu. Ekonomik değeri olmakla beraber biriktiğinde önemli bir larva kaybı nedeni. Sürekli hasada olanak verebilir olması ve larvaların aynı yaşta olmasının gerekmemesi avantaj. Diğer bir seçenek plastik kasalar. Aynı yüzeyi sağlayacak kadar plastik kasa ile üretim yapmak mümkün. Alanı dikine kullanmak mümkün olduğundan kapalı alan ihtiyacı küçülür. Sızıntı suyu her bir jenerasyonda kasalar temizleneceğinden büyük bir sorun teşkil etmeyecektir. En önemli sorunu her bir kasadaki larva yaşının aynı olmasının gerekmesi. Aksi durumda larvaları hasat etmek çok zor. Bu nedenle bu model kullanılacaksa bu üretim modeline larva kreşinin eklenmesi şart.

Atık miktarı:
500 tavuğun diyetlerine eklenecek hayvansal protein ihtiyacını karşılamak için günlük 48 kg nem oranı %80 olduğunu bildiğimiz sebze ve meyve atığına ihtiyaç duyulacaktır. Bu atığın içinde %20 kuru madde var demek ve atığın larvaya dönüşme oranı FCR(Food Concerson Ratio) 4. Ben tavukların protein ihtiyacını okuduklarımdan yola çıkaran 7 gr/gün/tavuk olarak aldım. Konuyu daha iyi bilenler rakamları orantılıyarak değiştirebilirler.  Gerekli atık miktarı 48 kg/gün ediyor.  hayvan gübresi kullanacaksanız bu miktarı en az iki ile çarpmanız gerekiyor.

Günlük BSF yumurta sayısı:
Bu ölçek için günde 8 gr yumurta toplanması gerekiyor. Günlük 500 çiftlesmeye ihtiyaç var. Her gün 1000 pupa sisteme eklenmeli her iki çiftten birinin çiftleşerek yumurtlayacağı yumurtaların yarısının toplanabileceğini varsayarak hasadın 1/10’nun koloninin idamesi için kullanılması gerektiğini çıkarıyorum. BSF ömrünü 5 gün hesaplarsak 20 bin sineklik bir koloni sahibi olmalısınız.  Nerede ise 10 çıtalık bir kovandaki arı sayısına eşit.


Bu rakamlar 500 tavuk üzerinden ve tüm hayvansal protein ihtiyaçlarını BSFL ile karşılama üzerine kurulu. Oysa tavuklar BSFL dışında doğadan da diyetleri için önemli oranda protein toplayabilirler. Bu nedenle hesaplama yaparken eğer doğal koşullarına yakın bir ortam sağlanabilirse rakamlar oldukça aşağı çekilebilir. Bir diğer  konu larvaların saklanması. Dönemsel olarak ihtiyaç fazlası larva toplanması mümkün olacaktır. Bunların bozulmadan saklanabilmesi için ne tür yöntemler kullanılmalı kendi deneyimlerimi ve okuyarak öğrendiklerimi yakında paylamayı umuyorum.

25 Eylül 2017 Pazartesi

Ticari BSFL Üreticiliği Üzerine



Balık proteinin hayvansal protein kaynağı olarak kullanımının sürdürülebilir olmaması nedeni ile böcek proteini üretimi önemli bir seçenek olarak hızla artıyor. Ticari niş bir alan olarak parlak bir gelecek vaad ediyor.

Peki durum gerçekten böyle mi? Günlük bir ton gibi kaydadeğer üretim kapasitelerine sahip işletmeler  ülkemizde ticari olarak ayakta kalabilir mi? İşin yasal mevzuat kısmını şimdilik bir kenara bırakalım. Günde bir ton üzerinden birazdan yapacağımız hesaplamalar işletmenin ne kadar gerçekçi ve verimli olacağı konusunda fikir verecek. Rakamları daha az veya çok kapasitelere göre ölçeklendirmek mümkün olacak.

Günlük bir ton kuru larva için gerekli atık miktarı eğer sebze meyva atığı gibi nem oranı %80 olan bir diyet kullanılacaksa 20 ton/gündür.( Feed Conversion Ratio yani verilen bir gıdanın biyokütleye dönüşüm oranı.  Sebze meyva atıkları için bu oran yaklaşık dört olarak hesaplandı. Büyükbaş hayvan gübresinde bu oran 9-11. Tavuk gübresi ile karıştırıldığında sebze meyva oranına yaklaşıyor.)
Metrekarede kümülatif olarak 0.5 kg/gün larva hasatı yapılabilir. Bu durumda bir ton için 2 dönüm kapalı beslenme alanına ihtiyaç var. Bu hesap iki boyut üzerinden. Üç boyutlu bir üretim tasarımı yapıldığında hesap değişebilir. Bu alanın 16 derece altında larva beslenme ve büyüme performansında düşme olacağından ısıtılmasını da hesaba katmak lazım.

Tesis için arsa ve inşaat, her gün 20 ton atığın nakliyesi, depolanması, susuzlaştırılması, parçalanması, yönetilmesi için gerekli ekipman bu ekipmanların amortismanı, bakımı, ısıtma, personel giderleri gibi kalemler göz önüne alındığında yatırım maliyetlerinin büyüklüğünü kestirmek mümkün.

Fizibilite hesabı yapılırken atıkların toplanması için atık sahibinin ödediği vergilerin BSF üretme tesisi sahibine gelir olarak kaydedildiği bir ülkede yaşamadığımızı unutmayalım. ( Amerikada gelir hesabı yapılırken ton başına 50-100 dolar vergi kazancı göz önüne alındığında larva satışından elde edilecek toplam gelir 3000 dolar/ton üzerine çıkıyor.) Henüz pazarın oturmadığı, düzenlemelerin hayata geçirilmediği ülkemiz koşullarında bu maliyetlerle ve fiyatlarla işlemenin ayakta kalması zor görünüyor.  Bu nedenle bugünkü koşullarda parakende satış dışında orta erimde karlılık beklemek gerçekçi olmayacaktır.

Ancak BSFL üreticiliğinin yan ürünlerin geliştirilmesi ve pazarlanması ile desteklemesi durumunda yeni bir gelir kaynağı yaratmak mümkün. Bunlardan biri kitin. Dünyada selülozdan sonra en fazla bulunan biyopolimer. Dünyadada 2015 yılı rakamlarına göre yıllık 60 bin ton talep 28 bin ton üretimi var. Yılda %15 büyüyen bir pazar. Sağlık, tarım ve çevre uygulamalarında geniş bir kullanım alanına sahip endüstriyel bir ürün. Su arıtmasında, kozmetik ham madde olarak ya da gıda sanayinde kullanılıyor. Ayrıca toprağa yapılan uygulamalarda kitinaz üreten bakterilerin aktivitesini uyarıyor. Kitinaz da nematodların üremesini baskılayan bir özelliğe sahip.

Diğer bir ürün sızıntı suyu. Larvaların beslenme ortamında fermantasyon ve larva aktivitesine bağlı zengin mikrobiyolojik ve azot içeriğine, kompost çayına eşdeğer hatta bazı yönleri ile daha üstün özelliklere sahip bir yan ürün. Sulandırılarak kökten ya da yapraktan uygulanabilir. Yaklaşık %20 verim artışı sağladığı gösterilmiş. Görece daha oturmuş bir pazarı var. İşletme için önemli bir yan gelir kaynağı olabilir.

Yine sızıntı suyu içerisinde mikrobiyolojik aktiviteye bağlı ortaya çıkan melanin değerli bir ham madde. Ticari olarak bakıldığında 1 gramın değeri 600 dolar. Elbette ülkemizde bunu ayrıştıracak saflaştıracak biyoteknolji laboratuarları  var mı varsa konuyla ilgilenirler mi bilemiyorum.
BSF larvalarının yağ içeriği de bir başka ticari ürün. Ancak farkındalık düzeyi son derece düşük ve yeterli seviyeye çkması zaman alacak gibi görünüyor.


Bu işle hayatını kazanmak isteyen üreticilerin, BSF hikayesinin sonunun solucan gübresi işletmelerinin bir kısmının yaşadığı hayal kırıklığına gebe olabileceğini akıllarında tutmalarında yarar var. Bir başka nokta Batıda kurulan büyük işletmelerin ürettiği larvalarının en önemli pazarı bilimsel araştırmalar. Bu nedenle balık unu fiyatlarının çok üzerinde alıcı buluyor. Batı kültürünün yıllar sonrasına yatırım yaptığı bizim ise bir yıl sonrasına bile burun kıvırdığımız göz önüne alındığında iyimser olmak güçleşiyor.  Kişisel düşüncem BSFL üreticilerinin aynı zamanda bir tavuk ya da balık işletmesi sahibi olmaları. Ya da bu işletmeye sahip olan küçük üreticilerin BSF üretimini öğrenmeleri. Önümüzdeki aylarda özellikle civciv beslenmesinde BSFL larvaları kullanarak küçük bir üretim modeli simüle edeceğim. Bakalım kağıt üstünde ticari olarak ayakta kalabilecek bir işletme olacak mı?

* Önemli ölçüde dipterra.com sitesinden yararlanarak hazırlanmıştır.

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Ne yapmak lazım...



Black Soldier Fly yetiştirciliği AB mevzuatında beklenen değişikliklerin Temmuz ayında gerçekleşmesi ile birlikte patlama yaşıyor. İlk BSFL ürünlerinin 2018 yılının başında Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlanacağı öngörülüyor. Güney Afrika Cumhuriyetinde üretim yapan Agriprotein firması Suudi Arabistanda üç üretim merkezini 2018 yılında faaliyete geçiriyor.  Suudi Arabistan bu merkezlerin açılması ile birlikte kanatlı üretiminde kendi kendine yeten bir ülke olmakla ve sınırlı tatlı su kaynakları nedeni ile yem hammaddesi üretiminde sağlayacağı çevresel tasarruflarla öğünüyor. Fransız Ynsect ve Hollandalı Protix devasa kapasiteli böcek üretim çiftliklerini hayata geçiriyor.
Ülkemizde geçtiğimiz yıl 155 milyon dolarlık yem hammadesi ithalatı gerçekleştirildi ve yüksek balık unu talebi nedeni ile Karadenizdeki türlerin %60'ının aşırı avlanmaya bağlı olarak tehdit altında olduğu söyleniyor. Aynı risk Akdeniz ekosistemi için de geçerli. Öte yandan en son 2013 yılında görülen ve dönemsel olarak Peru kıyılarında yaşanan El Nino kasırgası balık unu market fiyatlarını belirleyen en önemli faktör. Birkaç yıl daha 1200-1700 dolar arasında seyretmesi öngörülen balık unu fiyatları meteorolojik bir sürprize bağlı olarak bir anda iki katına çıkabilir. Üretilen her 1 pound somon balığı proteini için 1.3 pound balık unu kullanılıyor. 2013 yılında doğal ortamlarında avlanan balık miktarını geçen ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde tüm balık proteini üretiminin %68'ini oluşturacak kültür balıkçılığı üretimi için ise elimizdeki seçeneklerle sürdürülemez bir durum söz konusu. Balık yetiştiriciliğinde balık unun önemli bir alternatifi böcek proteini ve önümüzdeki  5 yılda balık yemi hammaddesi olarak %5 pay sahibi olacak. Bunun market değeri ise 1.6 milyar dolar. Ülkemizde bu alanda yürütmeye çalıştığım farkındalık ve lobi faaliyetleri çerçevesinde Tarım Bakanlığı, Üniversiteler, Ziraat bankası yetkililerine durumu aktardım. Fazlası ile ilişki kurmaya çalıştığım için üniversitelerden bir katkı gelmeyeceğinden nerede ise eminim. Devletin  duyarlılığını ise yaşayıp göreceğiz. 
Önemli bir bilgi ve deneyim gerektiren böcek yetiştiriciliği konusunda sabırlı ve istikrarlı çalışmalara ihtiyaç var. Girişimcilerin önemli bir kısmında konunun ticari bir değer kazanması için gerekli sabır ve teorik altyapı eksikliği bunun yanında gereksiz bir kıskançlık gözlemliyorum. İyi eğitim almış, çevre duyarlılığı yüksek, nitelikli üreticilerin ise bu alanda kilit bir öneme sahip olduğu kanısındayım. Onlar da biraz entellektüel kibir,  biraz tuzu kuruluk ve yaşama bakış farklılıkları nedeni ile işin ticari boyutuna mesafeli duruyorlar. Avrupada bu alana ayrılmış fonları kullanan çevre örgütlerinin gerçekleştirdiği pilot çalışmalar büyük sermaye gruplarına karşı küçük girişimci ve işletmeler lehine rol oynayarak ihtiyaç duyulan bilgi ve deneyimi oluşturuyor,  raporluyor ve paylaşıyorlar. Bizim de benzer modelleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Bir kez daha neler yapabileceğimizi değerlendirelim ve tarihe not düşeyim istedim.