21 Aralık 2018 Cuma

Kış Aylarında Black Soldier Fly Larva Üretimi



BSFL üretimini yıl boyuna yaymak önemli bir aşamadır. Ancak özellikle kuzey bölgelerinde hem ısınma isterleri hem de aydınlatma önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Görece küçük bir ortamda sineklerin çiftleşme ve yumurtlaması için gerekli ısı ve nem sağlansa bile ışık gereksinimi yumurta verimi açısından kritik öneme sahip. Literatürde ve forumlarda bu konuda yapılan değerlendirmelerde, (sonuçlar biraz derinlemesine araştırıldığında) hemen hepsinin sera koşullarına sahip olduğu görülüyor. Yani doğal güneş ışığı var ve bu  yapay ışıklandırma ile destekleniyor. Sinek formunun 700 nm altında özellikle yeşil ve mavi dalga boyundaki ışığa hassas olduğu biliniyor. Ancak bunların hangi oranlarda kullanıldığı ışık şiddeti gibi parametreler açık değil. Son günlerde piyasaya sürülmüş LED BSF lambası iddia ettiği kadar etkili mi bilmiyorum. Görsellerinde kullandıkları ortamlar yine seralar. Tamamen kapalı hiç güneş almayan ortamlar için konu bence biraz karanlık. Yeterli verim aldığını iddia eden sitelerde de ticari bir kaygı seziyorum. Ama tüm bunları kesin olarak söylemek mümkün değil denemek gerekiyor.
Bu sene kış üretimi için yaptığım ilk denemelerin sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Düzeneğim; yaz ayları için kullandığım yaklaşık 15 metrekarelik tavanı aydınlatmalı odada kuruldu. Denemelerim sırasında tamamen açık bir Ankara havasına nerede ise hiç denk gelmedim. Yapay ışık kaynaklarını ve uv lambalarını deneyerek çiftleşme ve yumurtlama verilerini toplamaya çalıştım. Edindiğim izlenimleri ve tavsiyelerimi şöyle sıralamak mümkün.

1-      Doğal güneş ışığı şart. Mümkünse sera. Eğer tavanı şeffaf bir odada üretecekseniz mutlaka güney cephe seçilmeli. Güneş ışığı aralık ayında o kadar eğiliyor ki odaya direk olarak nerede ise hiç ulaşmıyor.

2-      Metal Halide lamba 1kW denemesinde verim alamadım. UVA ve UVB içeren 30 Watt reptil lambası ve 10 Watt pür 420 nm UVA lamba sinekleri oldukça atrakte etti. Yararı olduğunu düşünüyorum.

3-      Önce 1 KW Metal Halide lambayı,  sonra ek olarak önce 150 sonra 300 watt florosan lambaları, Metal Halide ile değişik kombinasyonlarda denedim. Sinek davranışlarında belirgin bir değişim gözlemlemedim. Çok az çiftleşme ve yumurta alabildim

4-      Nem çok önemli. Sinekler açısından değil belki ama yumurtaların kuruması açısından yüksek nem kritik. Aldığım az sayıda yumurta öbekleri kuruma nedeni ile kaybedildi. Kreş ortamına aldığım yumurtaları da küf ve kuruma nedeni ile kaybettim. Dolayısı ile yumurtaların fertil olup olmadığını henüz bilmiyorum. Ortamı rehabilite ederek nemi en az yuzde 60 olacak şekilde yaptığım denemeler devam ediyor. Isı değeri 30 derecede stabil ancak elektrik kesintileri nedeni ile zaman zaman 18 derecelere düşüyor.

5-      Son olarak eklediğim 500 watt halojen belirgin bir şekilde çiftleşme davranışını etkiledi ve artırdı ancak yaz dönemi ile kıyaslandığında hala çok az. Daha çok güneş ışığı alacak çözümler şart. Tamamen kapalı ortamlarda yapılan başarılı üretimleri biraz fantastik ve inandırıcılıktan uzak buluyorum. Ticari olarak satılan LED lamba iş görebilir. Ben deneyeceğim ancak başka deneyenler olur sonuçlarını paylaşırsa sevinirim.

6-      Sonuç olarak üretimi kış aylarında sürdürmek mümkün. Verim az da olsa imkansız değil. Ancak iklimlendirme ve ışık isterlerini optimize etmek ve idamesi için önlemler almak şart. Yedek sistemler hazır olmalı. Lamba nemlendirici vs.  Daha amatör üreticilerin kış koşullarında bu işe başlamalarını önermiyorum cesaretleri kırılabilir.
Elde etmeyi umduğum larvaları talep edenlere bu ara göndermem mümkün olamayacak denemeleri sürdürmek için stoğa ihtiyacım var.

15 Kasım 2018 Perşembe

Black Soldier Fly Üretimi: Öneriler

Black Soldier Fly sezonu pek çok coğrafyada kapandı. Bu konuya ilgi duyan ve yetişiricilik yapmak isteyenler için başvuranlara ilk denemelerini kış aylarında yapmalarını tavsiye etmedim. Mevsim koşullarına bağlı iklimlendirme ihtiyaçları nedeni ile muhtemel bir başarısızlığın cesaretlerini kırmasını istemiyorum.  Ülkemizde farkındalık arttıkça BSFL yetiştiriciliği yaparak hayatını kazanma planları yapan girişimci sayısında da artış gözlemliyorum.  Bu alana yatırım yapmak isteyen bazı sermaye sahipleri ile de görüşmelerim oldu. Onlara da yaptığım bazı tavsiyeleri burada tekrarlamak istiyorum. Ülkemizde büyük ölçekli bir işletme deneyimi yok. Ya da ben bilmiyorum. Böcek yetiştiriciliğinin ekolojik yararları ülkemizin ihtiyaçları, protein için dışarı ödenen rakamlar düşünüldüğünde heyecan verici bir iş modeli gibi görünüyor.  Ancak ne yazık ki daha önceki bazı yazılarımda da işlediğim gibi BSFL proteini üretimi ve toptan satışı piyasadaki eşdeğeri olan balık unu ile karşılaştırdığınız zaman getirisi olan bir iş gibi görünmüyor. Toptan satışlara göre birim fiyatları karşılaştırılamayacak kadar yüksek olan parakende satışlar üzerinden yapılacak bir iş planı ise kısa bir süre sonra oluşacak rekabet nedeni ile hayal kırıklığına gebe.  Tuzu kuru Batılı ülkeler için böcek çiftçiliği 2030 yılında yaşanması muhtemel gıda krizine şimdiden yapılan bir hazırlık. Devasa ölçekte ve çok yüksek maliyetlerle kurulmuş bu tesislerin mevcut maliyetlerle karlı bir işletme olması olası değil. İşgücü maliyetleri düşük olan ülkeler farklı üretim modelleri ile uzun süredir büyük ölçekte üretim yapıyorlar. Birim maliyetleri oldukça düşük olduğu için karlılık ve pazar konusunda sorun yaşamıyorlar. Ülkemiz bu iki durumun ortasında koşullara sahip. İş gücü batılı ülkeler kadar yüksek olmamakla birlikte makinalaşma ve enerji maliyetleri hiç de az değil. Süreç solucan gübresinin hazin  hikayesine evrilmeden önce ülkemizdeki bazı koşulların düzelmesini zorlamak lazım. Bu konularda durumdan vazife çıkaracak üretici ya da üretici adaylarına ihtiyaç var.
1- Ülkemizdeki mevzuat konusunda hala bir ilerleme yok. Her üretici adayı İl-İlçe Tarım Müdürlüklerine ya da doğrudan Bakanlığa üretim izni için dilekçeyle başvurmalı. Başvurularının ağırlığını artırmak için ellerindeki tüm sosyal ya da siyasi gücü kullanmalarını öneriyorum. Olumsuz bir cevap verilmesi cesaretinizi kırmasın başvuru sayısı arttıkça üzerlerindeki baskı da artacak
2- Mevcut rakamlarla küçük ve orta ölçekli bir işletmenin toptan satış yaparak balık ve tavuk yemi üreticileri ile rekabet etmelerini pek olası görmüyorum. Tonlar ölçeğinde merdiven altı üretim yaparak ancak ayakta kalınabilir. O nedenle küçük ölçekli bir üretim tesisi kurarak deneyim kazanmaya başlanmalı. Hiç de uzak olmayan bir gelecekte mevcut durum sürdürülebilir olmadığından dönüşüme hazır olunmalı.
3- Böcek proteininin kullanım değeri yüksek. Pek çok ekolojik fayda söz konusu. Ama değişim değeri bununla uyumlu değil. Değerin değil fiyatın konuşulduğu günümüz dünyasında bu işi yaparken dönüştürdüğünüz çöpü, avlanmasına engel olduğunuz balığı, ticari yem tüketmekten kurtardığınız tavuğu, tasarruf ettiğiniz temiz su kaynaklarını, karbon emisyonunu düşünün ve cesur olun.  
4- Yakın çevrenizde üretim yapan küçük tavuk ya da balık işletmeleri ile konuşun. Onların yem maliyetlerini, sizden larva alarak yapacakları tasarrufu öğrenin. Buna göre belirleyeceğiniz kapasite ve bununla uyumlu gelir hedefi  koyun.
5- Eğer kendi tavuk ya da balık işletmeniz varsa ve coğrafyanız da uygunsa  hiç durmayın hemen fizibilite çalışmalarına başlayın. İşletmenin kendi atıklarını  ya da yakın bir yerden sağlayacağınız toksik kontaminasyonu olmayan atık kaynaklarını araştırın. Kendi küçük tavuk ve balık işletmesinde kullanmak üzere BSFL yetiştirmek isteyenlere özellikle destek vereceğimi unutmayın. 

23 Eylül 2018 Pazar

2018 yeni üretim modeli



2018 mayıs ayında ölçeklenebilir bir model geliştirmeye karar verdim. Amacım üretim tasarımının basit ve sürdürülebilir olmasıydı. BSF larva üretiminin aşamaları kabaca

Koloni kurulması
Yumurtaların toplanması
Larva kreşi
Larva beslenme
Hasat
Kurutma
Yağsızlaştırma(isteğe bağlı),

Şeklinde sıralanabilir. Her bir aşamanın tasarımında yaratıcı modeller geliştirmek gerekiyor. Fonksiyonel, ama basit ve verimli olmalı

10 bin larva ile ilk koloniniyi Ewag modelini kısmen değiştirerek kurdum. 

1.40x1x1 metre boyutlarında tül kafes, pupaların sineğe dönüşerek göç ettiği karanlık çıkım odası ve bu iki ortam arasında 25 cm boyutlarında geçiş kanalı.
Oldukça küçük  bir ortamda çok sayıda sineğin bulunması nedeni ile bir miktar kaygılıydım. Tavandan doğal ışık alıyordu ve yine yukarıdan pulvarize sulama yapılıyordu.
Yumurtaları atraktan üzerine ya da yakınına yerleştirdiğim yumurta yataklarından hasat etmeyi planladım ve bunun için bir kaç modeli 3D yazıcı ile çıkardım. Bu konuda tüm süreci birlikte yürüttüğüm dostum Gökhan Arel’in büyük katkısı oldu.
Yataklardan toplanan yumurtaları civciv yemi ve kepek karışımını uygun şekilde nemlendirilen başlangıç diyeti ile beslenmek üzere larva kreşine taşıdım. Yumurta yataklarını her 3 günde bir larvaların aynı yaşta olması için değiştirdim ve farklı kutulara yerleştirdim. Yaklaşık 5-7 gün içerisinde yumurtadan çıkan larvalar 5 gün sonra gözle görülebilir hale geldiler. Larvalar farklı kutulara konmasına  rağmen kutu dışına çıkarak hedeflediğim aynı boyda larva elde etme planımı bozdu bu nedenle farklı genişlikteki titreşimli eleklerle larvaları boyutlarına göre ayırdım. Sayarak metrekarede 50 bin olacak şekilde larva beslenme yataklarına yerleştirdim. Büyükbaş hayvan gübresi ile 14 gün boyunca besledim. Karşılaştığım en önemli sorun kompostlaşma sırasında oluşan ısı oldu. 45 derecenin üzerinde larvalar 4 saat içerisinde 50 derece bir kaç dakika içerisinde ölürler. Bu nedenle nemlendirme ve karıştırma yaparak ısıyı düşürmek gerekti. Diğer bir sorun karasinek popülasyonu. Ortam onlar için son derece atraktif ve larvaların bulunduğu ortamda hızla çoğalıyorlar. Olması beklenenden az olmakla beraber kapalı bir ortamda rahatsız edici bir popülasyona ulaşıyorlar. Bu nedenle larva beslenme yataklarının üzerini tül ile örttüm. Oldukça yararlı oldu ve üremeleri sınırlandı. Larvaları kendiliğinden göç edecekleri geç prepupa dönemini beklemeden geç larva ve erken prepupa döneminde eleyerek hasatını yaptım. Bu işlem için titreşimli elek ve fotofobik özelliklerinden yararlandım. 10 bin larvalık başlangıç sinek stoğundan yaklaşık 1,5 aylık süre sonunda 200 bin civarı larva hasat etmeyi başardım. 20 bin kadarını ikinci kuşak için ayırdım kalanlarını tavuklarım afiyetle yediler. Bu arada Tarım Bakanlığı Arge destek programına etlik piliç yetiştiriciliğinde BSF larvalarının rolünü çalışacağım araştırma projesine başvurdum. Kabul edilecek olursa yıllık bir kaç ton kapasiteli bir üretim modelini önümüzdeki sene deneme şansım olacak. Bu çalışmada larva beslenme ve hasatı konusunda farklı tasarımlar da denecek. 
Larva kurutma, yapay ışık ve yağsızlaştırma konusunda iklim izin verirse bir kaç deneme yapmayı planlıyorum 














16 Mart 2018 Cuma

AB yıl sonunda böcek proteininin tavuk yemi olarak kullanımına kapıyı aralıyor.



All about Feed dergisinde yer alan bir habere göre Avrupa Birliği böcek proteininin tavuk yemi olarak kullanımına bu yıl sonunda izin verecek. İlgili komisyon üyesinin yaptığı açıklamaya dayandırılan haber aslında, Avrupa nüfusunun beslenmesi için gerekli yem kaynaklarının tükenmeye başlaması nedeni ile girilen arayışın beklenen yeni bir aşaması. Soya proteini üretiminde Avrupa doğal sınırlarına ulaşmış durumda. Ya biyogenetik çalışmalarla daha yarayışlı bitkisel protein kaynakları üretilecek ya da yeni protein kaynakları bulunacak. Literatürde böceklerin tavuk yemi olarak kullanımı konusunda yayın sayısı artıyor. Endüstri uygulamanın bilimsel altyapısını tamamlamak üzere. Sonuçlar beklendiği gibi böcek üretimi lehine. Ülkemizde böcek yetiştiriciliği ana rahminde bir cenin bile değil. Yem hammaddesi için kendimize yeterli olmaktan uzaklaşalı çok oldu. Yem,  ithalat hacminde giderek daha büyük bir kalem haline geliyor. Bu durum her türlü et maliyetlerine kaçınılmaz olarak yansıyor. Üreticiler ithal et ürünleri ile rekabet edemez halde giderek bu alanı terk ediyorlar. Bugün ucuza aldığımızı düşündüğümüz ithal et ürünlerinin üreticiler bir daha ayağa kalkamaz hale geldiğinde nerelere yükseleceğini kestirmek güç değil. Tünelin ucunda gördüğümüzün tren olduğu apaçık. Ülkemizin çalışkan, sabırlı, paylaşmayı bilen üreticilere ve bu insanlara yön verecek misyonerlere ihtiyacı var.