Dünyadan..
Geçtiğimiz günlerde iki önemli gelişme yaşandı. Birincisi Avrupa
Birliği BSF larvalarının balık yemi olarak kullanımı dışında tavuk ve domuz
yemi olarak kullanımına da izin verdi. Zaten beklenen bu gelişme henüz çok küçük
olan böcek yemi pazarı açısından büyük önem taşıyor. Bir süredir yeni
endüstriyel işletmeler açılmaya devam ederken mevcut olanlar da kapasite
artımına gidiliyordu. Yıllık 10.000 ton civarında olan BSFL üretiminin 2030
yılında 500 bin ton olacağı öngörülmekte. Yine 2030 için beklenen market büyüklüğü
2.4 milyar dolar. Böcek endüstrisinde beklenen bu büyüme oranı çok çarpıcı. Uluslararası
market raporlarına göre soya ve balık unu fiyatlarında ılımlı bir artış
öngörülmekle beraber Avrupa Birliğinin ormansızlaştırma yoluyla elde edilen
soya ve vahşi avlanmayla elde edilen balık ununun ithalatına getirmeyi
düşündüğü engeller fiyatları artırabilir. Her sektörde sürdürülebilir
olmayan ürün ve hammadde pazarı erirken geri dönüştürülebilen, çevre hasarı
düşük, sürdürülebilir olanların pazarı artıyor. Bu perspektiften bakıldığında
böcek yetiştiriciliğinin geleceği ticari olarak çok parlak görünüyor.
Diğer önemli gelişme Avrupa Birliğinin un kurdunun insan
gıdası olarak kullanımına izin vermesi. Bu durum gıda kodeksinde böceklerin yer
alması anlamına geliyor ve dünyanın en büyük endüstrisi olan gıda pazarının
böcekler için de açılması demek. Gıda güvenliği araştırma ve
testlerinden geçen un kurduna, yakın bir gelecekte BSF dahil endüstriyel ölçekte
üretilebilecek diğer türlerin de eklenebileceğini gösteriyor.
Eylül ayı itibari ile BSF konusunda yapılmış akademik
yayınların sayısı 2020 yılını geçmiş durumda. Son çalışmalarda elde edilen sonuçlar tavuk, domuz ve balık yem rasyonlarına eklenen BSFL fraksiyonunun ikame ettiği balık ve soya ile
en az eşdeğer olduğu yönünde. Civciv yemi olarak ve farklı gelişim evrelerinde bazı
balık türlerinde ise hem gelişim hem mortalite açısından avantajlı olduğuna
dair çalışmalar yayınlandı. Larva diyeti, BSF genetiği üzerine yapılan
çalışmalar devam ediyor.
Ülkemizden…
Dünyada böcek yetiştiriciliğinin yıldız parlarken ülkemizde
bu anlamda nerede ise yaprak kıpırdamıyor. Ülkemizden çıkmış uluslararası bir
yayın gözüme çarpmadı. Ama bir şekilde haberdar olduğum diyet çalışmaları ve su
ürünleri üzerine araştırmalar olduğunu biliyorum. Umarım yayınlanmaya değer
sonuçlar çıkar. Öte yandan BSFL'nin yem olarak kullanımı konusunda araştırma
motivasyonu olduğunu varsaysak bile ortada kayda değer üretim yapan bir tesis
bulunmuyor. Özel sektörden bazılarının benimle kurduğu temaslardan elde ettiğim
izlenim konu ile ilgili heyecan dışında gerçekçi ölçüde bir kaynak ayırmayı düşünen ve
rasyonel bir beklenti içinde olana rastlamadım. Korkarım hikaye yine uluslararası
büyük oyuncuların ülkemizin iklim ve kaynaklarını kullanarak kazanacağı bir
sona evrilmek üzere. Risk almadan, yeterli kaynak ayırmadan ve insana yatırım yapmayı öğrenememiş kapitalist
kültürümüzden ümitli değilim. Umarım ben yanılırım. Yasal düzenlemeler
konusunda dünya hızla ilerlerken ülkemizde hala bir hareket olmadığı gibi, girişimci adaylarının izin taleplerine gönül rahatlığı ile olumsuz yanıt
vermeyi sürdürüyorlar.
Ülkemizde bir başka ilginç süreç organik atık konusunda
yaşanıyor. Dünyada insan gıdası atıklarının doğrudan hayvan yemi
olarak kullanımı konusunda uygulamalar oldukça yeni iken ülkemizde işlenmiş
gıda atıklarının yem olarak kullanımı konunda büyük bir "atılım" içindeyiz. Bsf larvası yemi olarak kullanımına izin verilmeyen atıklar doğrudan hayvan yemi olarak rahatlıkla kullanılıyor. Bu hayvanlarin etini bizim yememize reva görmelerine şasırmak gerekmiyor elbette ama, et ihracatı yapan firmalar da kullanmaya başlar ve yeni bir skandala imza atarsak da şaşırmayacağım. Gıda fabrikalarının atıklarını toplayan geri dönüşüm
firmaları, çikolata, mayonez, hazır çorba, bulyon allah ne verdiyse bir rasyon
hazırlayarak yem maliyetleri altında ezilen çaresiz hayvan yetiştiricilerine satıyor.
Bu alandaki pazar o kadar büyümüş durumdaki semt pazarlarındaki çürümüş organik
atıklardan tutun, market zincirlerinin sebze meyve reyon atıklarına kadar bir piyasası
oluşmuş durumda. Gerek geri dönüşüm firmalarının ya da aracı kurumların
ürünlerinin yem olarak piyasaya sürdüğü bu atıkların maliyeti, gerekse pazar ya
da hal atıkları ve biyogaz tesislerinin biyokütle talebi endüstriyel ölçekte
üretim tesisi kurmanın önündeki en büyük engel. Bu substandart yemi kullanmak
zorunda kalan hayvan yetiştiricilerinin artan talebi nedeni ile atık bulmak
tavuk ve büyük baş gübresi dışında çok zor ya da maliyetli hale geliyor. Örneğin
kuru madde hesabı yaptığınızda bayat ekmeğin kg fiyatı tavuk yemine yetişmiş
durumda.
Yüksek kalitede ve dönüşüm oranında böcek yetiştiriciliğinde
kullanılması gereken bu atıkların doğrudan yem olarak kullanılmasının yaratabileceği
sağlık sorunlarını konunun uzmanları belki daha iyi yorumlayacaklardır. Ama
ülkemizde atık bulmak böcek yetiştirici adayları açısından önemli bir sorun ve
erişilebilir düşük maliyetli atık kaynağı temin etmek ilk işleri olmalı.
Eylül ayı sonu itibari ile finalize edeceğimiz “başka bir
yaşam mümkün” projesinin verilerini buradan paylaşacağım. Ama bu uygulama BSF
yetiştiricileri için yukarıdaki erişilebilir, düşük maliyetli atık sorunun
şimdilik belki de tek ilacı gibi görünüyor.
Son olarak BSFL yan ürünlerinin(kitin, kitosan, yağ vb) artan kullanım alanları
konusunun önemini vurgulamak istiyorum. Belki bir sonraki yazım bununla ilgili
olacak. Bu konu, hala üretim maliyetleri, alternatiflerinin üzerinde olan BSF
tesislerinin finansal olarak da sürdürülebilir bir işletme haline gelmesinin
önünü açabilir.
Tesadüfün Böylesi....
YanıtlaSil1 saat kadar önce bir nedenle Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş u arattırdım google da...
Karşıma bugün sabah Habertürk te bir programa çıktığı görünüyordu.
Youtube da programın tekrarını buldum...
Koltuğa uzanmışım...
Hafif de uyku çökmüş..
Programı açtım ekran da Ülkü Karakuş ve kel bir adam var.
Altın da Tamer Çalıkoğlu yazıyor...
Uykuluyum ya hiç farkında değilim bu Tamer Çalıkoğlu nun bizim Tamer Hoca olduğunun...
Belki de algı da seçicilik...
Şöyle ki;nedense Tamer Hoca saçı olan biri gibi kalmış zihnim de..
Sonra sonra uyandım ve bu bizim Tamer Hoca dedim..
Gece gece hoş bir süpriz oldu benim için...
Biraz heyacan vardı sanırım....
Güzel konuşdunuz ancak soya/soya küspesinin dolarla ithal edilğini,her geçen gün fiyatının arttığını BSF/böcek yetiştiriciliği ile 3 milyar dolarlık soya-soya küspesi ithalimızı çok ciddi azaltabileceğimizi,ayrıca organik atıklardan bu şekilde kurtulmamızın da hem çevreye hem de ekonomimize ekstra katkısı olacağını,20-30-40 gün böcek besleme sonun da oluşan kompostun bitki yetiştiriciliğin de gübre kullanılabileceğini,böyle de bir katma değer yaratılabileceği gibi vs vs faydaları olduğu maddeler halinde tane tane anlatılabilirdi.
Emeğinize sağlık...
Saygılar...