12 Eylül 2021 Pazar

Gelişmeler


Dünyadan..

Geçtiğimiz günlerde iki önemli gelişme yaşandı. Birincisi Avrupa Birliği BSF larvalarının balık yemi olarak kullanımı dışında tavuk ve domuz yemi olarak kullanımına da izin verdi. Zaten beklenen bu gelişme henüz çok küçük olan böcek yemi pazarı açısından büyük önem taşıyor. Bir süredir yeni endüstriyel işletmeler açılmaya devam ederken mevcut olanlar da kapasite artımına gidiliyordu. Yıllık 10.000 ton civarında olan BSFL üretiminin 2030 yılında 500 bin ton olacağı öngörülmekte. Yine 2030 için beklenen market büyüklüğü 2.4 milyar dolar. Böcek endüstrisinde beklenen bu büyüme oranı çok çarpıcı. Uluslararası market raporlarına göre soya ve balık unu fiyatlarında ılımlı bir artış öngörülmekle beraber Avrupa Birliğinin ormansızlaştırma yoluyla elde edilen soya ve vahşi avlanmayla elde edilen balık ununun ithalatına getirmeyi düşündüğü engeller fiyatları artırabilir. Her sektörde sürdürülebilir olmayan ürün ve hammadde pazarı erirken geri dönüştürülebilen, çevre hasarı düşük, sürdürülebilir olanların pazarı artıyor. Bu perspektiften bakıldığında böcek yetiştiriciliğinin geleceği ticari olarak çok parlak görünüyor.

Diğer önemli gelişme Avrupa Birliğinin un kurdunun insan gıdası olarak kullanımına izin vermesi. Bu durum gıda kodeksinde böceklerin yer alması anlamına geliyor ve dünyanın en büyük endüstrisi olan gıda pazarının böcekler için de açılması demek. Gıda güvenliği araştırma ve testlerinden geçen un kurduna, yakın bir gelecekte BSF dahil endüstriyel ölçekte üretilebilecek diğer türlerin de eklenebileceğini gösteriyor.

Eylül ayı itibari ile BSF konusunda yapılmış akademik yayınların sayısı 2020 yılını geçmiş durumda. Son çalışmalarda elde edilen sonuçlar tavuk, domuz ve balık yem rasyonlarına eklenen BSFL fraksiyonunun ikame ettiği balık ve soya ile en az eşdeğer olduğu yönünde. Civciv yemi olarak ve farklı gelişim evrelerinde bazı balık türlerinde ise hem gelişim hem mortalite açısından avantajlı olduğuna dair çalışmalar yayınlandı. Larva diyeti, BSF genetiği üzerine yapılan çalışmalar devam ediyor.

Ülkemizden…

Dünyada böcek yetiştiriciliğinin yıldız parlarken ülkemizde bu anlamda nerede ise yaprak kıpırdamıyor. Ülkemizden çıkmış uluslararası bir yayın gözüme çarpmadı. Ama bir şekilde haberdar olduğum diyet çalışmaları ve su ürünleri üzerine araştırmalar olduğunu biliyorum. Umarım yayınlanmaya değer sonuçlar çıkar. Öte yandan BSFL'nin yem olarak kullanımı konusunda araştırma motivasyonu olduğunu varsaysak bile ortada kayda değer üretim yapan bir tesis bulunmuyor. Özel sektörden bazılarının benimle kurduğu temaslardan elde ettiğim izlenim konu ile ilgili heyecan dışında gerçekçi ölçüde bir kaynak ayırmayı düşünen ve rasyonel bir beklenti içinde olana rastlamadım. Korkarım hikaye yine uluslararası büyük oyuncuların ülkemizin iklim ve kaynaklarını kullanarak kazanacağı bir sona evrilmek üzere.  Risk almadan, yeterli kaynak ayırmadan ve insana yatırım yapmayı öğrenememiş kapitalist kültürümüzden ümitli değilim. Umarım ben yanılırım. Yasal düzenlemeler konusunda dünya  hızla ilerlerken ülkemizde hala bir hareket olmadığı gibi, girişimci adaylarının izin taleplerine gönül rahatlığı ile olumsuz yanıt vermeyi sürdürüyorlar.

Ülkemizde bir başka ilginç süreç organik atık konusunda yaşanıyor. Dünyada insan gıdası atıklarının doğrudan hayvan yemi olarak kullanımı konusunda uygulamalar oldukça yeni iken ülkemizde işlenmiş gıda atıklarının yem olarak kullanımı konunda büyük bir "atılım" içindeyiz. Bsf larvası yemi olarak kullanımına izin verilmeyen atıklar doğrudan hayvan yemi olarak rahatlıkla kullanılıyor. Bu hayvanlarin etini bizim yememize reva görmelerine şasırmak gerekmiyor elbette ama, et ihracatı yapan firmalar da kullanmaya başlar ve yeni bir skandala imza atarsak da şaşırmayacağım. Gıda fabrikalarının atıklarını toplayan geri dönüşüm firmaları, çikolata, mayonez, hazır çorba, bulyon allah ne verdiyse bir rasyon hazırlayarak yem maliyetleri altında ezilen çaresiz hayvan yetiştiricilerine satıyor. Bu alandaki pazar o kadar büyümüş durumdaki semt pazarlarındaki çürümüş organik atıklardan tutun, market zincirlerinin sebze meyve reyon atıklarına kadar bir piyasası oluşmuş durumda. Gerek geri dönüşüm firmalarının ya da aracı kurumların ürünlerinin yem olarak piyasaya sürdüğü bu atıkların maliyeti, gerekse pazar ya da hal atıkları ve biyogaz tesislerinin biyokütle talebi endüstriyel ölçekte üretim tesisi kurmanın önündeki en büyük engel. Bu substandart yemi kullanmak zorunda kalan hayvan yetiştiricilerinin artan talebi nedeni ile atık bulmak tavuk ve büyük baş gübresi dışında çok zor ya da maliyetli hale geliyor. Örneğin kuru madde hesabı yaptığınızda bayat ekmeğin kg fiyatı tavuk yemine yetişmiş durumda.

Yüksek kalitede ve dönüşüm oranında böcek yetiştiriciliğinde kullanılması gereken bu atıkların doğrudan yem olarak kullanılmasının yaratabileceği sağlık sorunlarını konunun uzmanları belki daha iyi yorumlayacaklardır. Ama ülkemizde atık bulmak böcek yetiştirici adayları açısından önemli bir sorun ve erişilebilir düşük maliyetli atık kaynağı temin etmek ilk işleri olmalı.

Eylül ayı sonu itibari ile finalize edeceğimiz “başka bir yaşam mümkün” projesinin verilerini buradan paylaşacağım. Ama bu uygulama BSF yetiştiricileri için yukarıdaki erişilebilir, düşük maliyetli atık sorunun şimdilik belki de tek ilacı gibi görünüyor.

Son olarak BSFL yan ürünlerinin(kitin, kitosan, yağ vb) artan kullanım alanları konusunun önemini vurgulamak istiyorum. Belki bir sonraki yazım bununla ilgili olacak. Bu konu, hala üretim maliyetleri, alternatiflerinin üzerinde olan BSF tesislerinin finansal olarak da sürdürülebilir bir işletme haline gelmesinin önünü açabilir.


1 yorum:

  1. Tesadüfün Böylesi....
    1 saat kadar önce bir nedenle Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş u arattırdım google da...
    Karşıma bugün sabah Habertürk te bir programa çıktığı görünüyordu.
    Youtube da programın tekrarını buldum...
    Koltuğa uzanmışım...
    Hafif de uyku çökmüş..
    Programı açtım ekran da Ülkü Karakuş ve kel bir adam var.
    Altın da Tamer Çalıkoğlu yazıyor...
    Uykuluyum ya hiç farkında değilim bu Tamer Çalıkoğlu nun bizim Tamer Hoca olduğunun...
    Belki de algı da seçicilik...
    Şöyle ki;nedense Tamer Hoca saçı olan biri gibi kalmış zihnim de..
    Sonra sonra uyandım ve bu bizim Tamer Hoca dedim..
    Gece gece hoş bir süpriz oldu benim için...
    Biraz heyacan vardı sanırım....
    Güzel konuşdunuz ancak soya/soya küspesinin dolarla ithal edilğini,her geçen gün fiyatının arttığını BSF/böcek yetiştiriciliği ile 3 milyar dolarlık soya-soya küspesi ithalimızı çok ciddi azaltabileceğimizi,ayrıca organik atıklardan bu şekilde kurtulmamızın da hem çevreye hem de ekonomimize ekstra katkısı olacağını,20-30-40 gün böcek besleme sonun da oluşan kompostun bitki yetiştiriciliğin de gübre kullanılabileceğini,böyle de bir katma değer yaratılabileceği gibi vs vs faydaları olduğu maddeler halinde tane tane anlatılabilirdi.
    Emeğinize sağlık...

    Saygılar...

    YanıtlaSil