Balık proteinin hayvansal protein kaynağı olarak
kullanımının sürdürülebilir olmaması nedeni ile böcek proteini üretimi önemli
bir seçenek olarak hızla artıyor. Ticari niş bir alan olarak parlak bir gelecek
vaad ediyor.
Peki durum gerçekten böyle mi? Günlük bir ton gibi
kaydadeğer üretim kapasitelerine sahip işletmeler ülkemizde ticari olarak ayakta kalabilir mi?
İşin yasal mevzuat kısmını şimdilik bir kenara bırakalım. Günde bir ton
üzerinden birazdan yapacağımız hesaplamalar işletmenin ne kadar gerçekçi ve
verimli olacağı konusunda fikir verecek. Rakamları daha az veya çok
kapasitelere göre ölçeklendirmek mümkün olacak.
Günlük bir ton kuru larva için gerekli atık miktarı eğer
sebze meyva atığı gibi nem oranı %80 olan bir diyet kullanılacaksa 20
ton/gündür.( Feed Conversion Ratio yani verilen bir gıdanın biyokütleye dönüşüm
oranı. Sebze meyva atıkları için bu oran
yaklaşık dört olarak hesaplandı. Büyükbaş hayvan gübresinde bu oran 9-11. Tavuk
gübresi ile karıştırıldığında sebze meyva oranına yaklaşıyor.)
Metrekarede kümülatif olarak 0.5 kg/gün larva hasatı
yapılabilir. Bu durumda bir ton için 2 dönüm kapalı beslenme alanına ihtiyaç
var. Bu hesap iki boyut üzerinden. Üç boyutlu bir üretim tasarımı yapıldığında
hesap değişebilir. Bu alanın 16 derece altında larva beslenme ve büyüme
performansında düşme olacağından ısıtılmasını da hesaba katmak lazım.
Tesis için arsa ve inşaat, her gün 20 ton atığın nakliyesi,
depolanması, susuzlaştırılması, parçalanması, yönetilmesi için gerekli ekipman
bu ekipmanların amortismanı, bakımı, ısıtma, personel giderleri gibi kalemler
göz önüne alındığında yatırım maliyetlerinin büyüklüğünü kestirmek mümkün.
Fizibilite hesabı yapılırken atıkların toplanması için atık
sahibinin ödediği vergilerin BSF üretme tesisi sahibine gelir olarak
kaydedildiği bir ülkede yaşamadığımızı unutmayalım. ( Amerikada gelir hesabı
yapılırken ton başına 50-100 dolar vergi kazancı göz önüne alındığında larva
satışından elde edilecek toplam gelir 3000 dolar/ton üzerine çıkıyor.) Henüz pazarın oturmadığı, düzenlemelerin hayata geçirilmediği
ülkemiz koşullarında bu maliyetlerle ve fiyatlarla işlemenin ayakta kalması zor
görünüyor. Bu nedenle bugünkü koşullarda
parakende satış dışında orta erimde karlılık beklemek gerçekçi olmayacaktır.
Ancak BSFL üreticiliğinin yan ürünlerin geliştirilmesi ve
pazarlanması ile desteklemesi durumunda yeni bir gelir kaynağı yaratmak mümkün.
Bunlardan biri kitin. Dünyada selülozdan sonra en fazla bulunan biyopolimer.
Dünyadada 2015 yılı rakamlarına göre yıllık 60 bin ton talep 28 bin ton üretimi
var. Yılda %15 büyüyen bir pazar. Sağlık, tarım ve çevre uygulamalarında geniş
bir kullanım alanına sahip endüstriyel bir ürün. Su arıtmasında, kozmetik
ham madde olarak ya da gıda sanayinde kullanılıyor. Ayrıca toprağa yapılan
uygulamalarda kitinaz üreten bakterilerin aktivitesini uyarıyor. Kitinaz da
nematodların üremesini baskılayan bir özelliğe sahip.
Diğer bir ürün sızıntı suyu. Larvaların beslenme ortamında
fermantasyon ve larva aktivitesine bağlı zengin mikrobiyolojik ve azot içeriğine,
kompost çayına eşdeğer hatta bazı yönleri ile daha üstün özelliklere sahip bir
yan ürün. Sulandırılarak kökten ya da yapraktan uygulanabilir. Yaklaşık %20
verim artışı sağladığı gösterilmiş. Görece daha oturmuş bir pazarı var. İşletme
için önemli bir yan gelir kaynağı olabilir.
Yine sızıntı suyu içerisinde mikrobiyolojik aktiviteye bağlı
ortaya çıkan melanin değerli bir ham madde. Ticari olarak bakıldığında 1 gramın
değeri 600 dolar. Elbette ülkemizde bunu ayrıştıracak saflaştıracak
biyoteknolji laboratuarları var mı varsa
konuyla ilgilenirler mi bilemiyorum.
BSF larvalarının yağ içeriği de bir başka ticari ürün. Ancak
farkındalık düzeyi son derece düşük ve yeterli seviyeye çkması zaman alacak
gibi görünüyor.
Bu işle hayatını kazanmak isteyen üreticilerin, BSF hikayesinin sonunun solucan gübresi işletmelerinin bir kısmının yaşadığı hayal kırıklığına gebe
olabileceğini akıllarında tutmalarında yarar var. Bir başka nokta Batıda kurulan
büyük işletmelerin ürettiği larvalarının en önemli pazarı bilimsel araştırmalar.
Bu nedenle balık unu fiyatlarının çok üzerinde alıcı buluyor. Batı kültürünün
yıllar sonrasına yatırım yaptığı bizim ise bir yıl sonrasına bile burun kıvırdığımız
göz önüne alındığında iyimser olmak güçleşiyor. Kişisel düşüncem BSFL üreticilerinin aynı
zamanda bir tavuk ya da balık işletmesi sahibi olmaları. Ya da bu işletmeye
sahip olan küçük üreticilerin BSF üretimini öğrenmeleri. Önümüzdeki aylarda
özellikle civciv beslenmesinde BSFL larvaları kullanarak küçük bir üretim
modeli simüle edeceğim. Bakalım kağıt üstünde ticari olarak ayakta kalabilecek bir işletme olacak
mı?
* Önemli ölçüde dipterra.com sitesinden yararlanarak hazırlanmıştır.