30 Ocak 2017 Pazartesi

Larvalarda Stres Faktörleri ve Koloni Çökmesi

Black soldier larva yetiştiriciliğinde üretimin boyutu arttıkça larva kolonisinin aniden çökmesi durumu ile karşılaşılabilir. Bu maliyetli ve hayal kırıklığı yaratan bir durumdur. Bazen koloni nüfusunu, koloni çöküşünden önceki noktaya getirmek birkaç hafta, hatta ay sürebilir. Bununla birlikte, koloni çöküşü üretim ve hasat aşamalarında kaçınılmaz olarak değişen bir veya daha fazla çevresel faktöre bağlı olabilir ve bu durumun önüne geçilebilir.

Larvaların organik atıklarla yetiştirildiği ortam, aynı besin maddeleri için rekabet edilen biyolojik bir süreçtir. Her çeşit mikroorganizma, yaygın toprak omurgasızları, yırtıcı böcekler ve akarlar aynı besin maddeleri ve ortamı için yarışırlar. Her biri rakiplerine kıyasla elinden gelenin en iyisini yaparak kazanmaya çalışır. Çevre dengesi, BSF larvaları için gerekli olandan uzaklaştığında, larvalar rakiplerine yenik düşebilir. Larvaların sağlıklı büyümesini sağlamak için gerekli koşulları düzeltici tedbirler alınmadığında, bu dengesizlik doğrudan koloni çöküşüne yol açan bir sürece dönüşür. Larvalar besin maddeleri için rekabete iyi adapte olsa da, çürüyen atığın kompozisyonundaki dinamik fizyokimyasal değişiklikler büyük önem taşımaktadır. Ortamdaki pH  ve sıcaklık; bozulma sürecine, nem içeriğine ve drenaj koşullarına bağlı olarak geniş dalgalanmalar gösterebilir. Dış oda sıcaklığının ne kadar iyi kontrol edildiği, büyüme ortamındaki nem ve larva biyolojik reaktörüne giren hammadde yük oranını kontrol etmek, larval üretimini yönetmek için yeterli değildir.
Uzun süre larva üretimini sürdürmek için, öncelikle larva verimini en üst düzeyde tutmanın  uygun koşulları gözlemlenerek öğrenilmelidir. Bu bilgiyi kullanarak larvalar lehine oluşan rekabet dengesi korunmalıdır.

Larvanın besin kaynağı olarak gıda atıkları kullanılacaksa büyümeyi en üst düzeye çıkarmak için bunlar parçalanmalıdır. Larvaların   linyoselülozik bitki ürünlerinin dış kütikül tabakasına nüfuz etmesine yardım edilmesi gerekir. Larvalar bu fiziksel tabakayı aşacak yapıdan ve enzimlerden yoksundurlar. Bu tabakayı aşmaya yardım eden, soyulma,  delinme, çatlama veya bölünme olmadıkça, portakal, kavun, elma, muz, karnabahar ve diğer meyve ve sebze ürünlerinin içerisindeki besin maddelerine kolayca ulaşamazlar. Parçalama ve/veya öğütme, larvalara besleyicilere daha fazla erişebilecek şekilde genel yüzey alanını belirgin biçimde arttırır. Bu aynı zamanda ,atıklardan bol miktarda sulu besin maddesine de ulaşmalarına yardım eder. Biyoreaktöre eklemeden önce yiyeceklerin parçalanması gibi basit bir adım, larva verimini belirgin bir şekilde artırabilir. 

Bununla birlikte, gıda atıklarının fiziksel görünümü ve dokusu, yoğunluğu, viskozitesi ve gözenekliliği beslenme ortamına eklendikten sonra çok dinamik bir şekilde değişir. Oksijenin difüzyonu ve nüfuz etmesi ve bu metabolik ve fiziksel değişikliklere eşlik eden gaz çıkışı bozunma süreci boyunca farklılıklar gösterir. Bunlara bağlı olarak gelişen ve larva verimini etkileyen ya da koloni çöküşüne neden olan stres faktörlerini bilinmesi önemlidir.

Genç bir larvanın biyoreaktörden erken göçü 
Genellikle fazla anaerobik durum ile sonuçlanan besleme stoğunun yetersiz havalandırılması organik asitlerin aşırı birikimine ve pH düşüşüne neden olur. Gıda içeriğindeki aşırı nem, ortamın havalanmasını engelleyerek anaerobik durumu ağırlaştırır. Yapışkan bir hal alan bu ortam özellikle bir kısım genç larvanın hareketini engellerken, yaşanan strese bağlı olarak larvalar ortamdan ayrılma davranışı gösterir.
Çok fazla hacim kazandıran ajan varlığı, aşırı karıştırma  aerobik oksidasyonun eşlik ettiği aşırı ısı üretimine neden olur - Besleme stoğu ile karıştırılmış hacim arttırıcı maddelerin miktarı azaltılarak ya da biyoreaktördeki besleme stoğuna su eklenerek sıcaklık 25 ila 40 ° C arasında tutulmalıdır. Aksi halde larva stresine bağlı olarak  larvaların ortam dışına kaçma davranışı ortaya çıkar. Larvaların biyoreaktörde aşırı popülasyonu ya da biyolojik reaktördeki yetersiz besleme stoğu, genç yaştaki larvaların erkenden prepupae aşamasına geçmesine ya da prematür göç davranışına neden olur.

Biyolojik reaktörde genç larva popülasyonunda yokluk veya belirgin düşüş 
BSF yetişkinlerinin çiftleştiği sıcaklığın 25 ° C'nin altında, tercihen 30 ° C'nin üzerinde olmadığından, doğal ışığın gün boyunca eşleşme alanını doldurduğundan emin olunmalıdır. Yumurtalar ortam nemi çok düşükse kururlar. Yumurtaların uygun koşullarda 4 gün içerisinde kaybolmaları beklenir. Koloninin idamesi için yeterli pupa stoğu tutulmalıdır. Bu oran yaklaşık olarak %10 dur. Larvalar ilk çıktıklarında sonsuz bir delme davranışı gösterirler. Yeterli hacim sağlayıcı madde ortamda yoksa, aşırı nemliyse ve beslenme ortamı çok derinse(Derinlik 25 cm geçmemelidir)yumurtadan yeni çıkan larvalar ortamın tabanına ulaştıktan sonra yeniden yukarı çıkamaz ve anaerobik ortama maruz kalırlar.

Karton şeritler veya biyolojik bozunmaya duyarlı diğer yumurta toplama plakaları kullanılmamalıdır. Bu maddeler, yeni larvalar yumurta debriyajlarından arınmadan önce, yüzeylerinde biriken, yumurta debriyajlarına kolayca bulaşan ve öldüren fungal sporları toplamaya çok yatkındır.

Not: Bilgiler www.dipterra.com sitesinden derlenmiştir

23 Ocak 2017 Pazartesi

Avruba Birliği Balık Yemi Olarak Böcek Proteini Kullanımını Onaylıyor

Böcek Üretim sektörünün gıda ve yem sektörünün çıkarlarını temsil eden Avrupa Şemsiye Örgütü IPIFF, böcek proteinlerinin balık yemi olarak kullanılması konusunda AB Üye Devletleri tarafından verilen yeşil ışığı memnuniyetle karşıladı. AB üye devletleri temsilcilerinin, AB Bitkiler, Hayvanlar, Yem ve Yemler Daimi Komitesi (SCoPAFF) toplantısında 14 Aralık 2016 tarihinde yaptıkları görüşmede konuyu onaylaması, kararın 2017 ilkbaharında resmen kabul edilmesi ve böcek proteinlerinin 1 Temmuz 2017'den itibaren balık yemi olarak etkin bir şekilde kullanılmasına izin verilmesi gerektiği anlamına geliyor.

IPIFF yetkilileri bu mevzuat değişikliğinin Avrupa böcek üretim sektörünün gelişmesine katkı yapacak çok önemli bir kilometre taşı olduğunu söyledi. IPIFF başkan yardımcısı Tarique Arsiwalla, 8 Ekim 2015 tarihli Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi'nin (EFSA) son görüşünü hatırlatarak, ''Böcek üreticileri düzenlemelerdeki hijyen kurallarına uydukları takdirde, bitki esaslı materyalle beslenen böcekler hiçbir risk taşımazlar'' dedi.

IPIFF başkanı, "Uzun vadede, bu değişiklikler Avrupa'daki protein ithalatına olan bağımlılığın hafifletilmesine katkıda bulunacak ve AB üreticileri ve müşterileri için umut verici bir protein kaynağı olacaktır" dedi. AgriProtein'in (Güney Afrika'da kurulan dünyanın en büyük böcek üreticisi) kurucularından Jason Drew, şunları söyledi: ''Bu, çevre ve dünya gıda güvenliği için büyük bir adımdır. Hayvan diyetlerinde balık proteinini böcek proteiniyle değiştirmek, okyanus kaynaklarını yalnızca insan tüketimi için ayırmamızı sağlar'' dedi.

Yukarıdaki metin aşağıdaki adresten Türkçeleştirilerek alınmıştır.


Yorum:
Bu gelişme Amerikadan sonra AB ülkelerinde de yem hammaddesi olarak böcek proteini kullanımına izin verilmesi anlamına geliyor. Nitekim Kanadalı Enterra firması kendi ülkesinde tavuk yemi olarak böcek unu kullanımı için onay aldı ve İsviçrenin Friburg kantonunda büyük bir BSF üretim tesisi kurmaya başladı. 

Yaşananlar ülkemiz açısından da büyük bir fırsat anlamına geliyor. Ticari işletme kurmak isteyen girişimcileri ve sermaye sahiplerini yüreklendirecek ölçekte büyük bir pazar oluşurken, bu gelişmeleri okyanusdaki ringa balıkları ve Karadenizdeki hamsilerin avlanma ihtiyacını azaltarak sadece insan gıdası olarak kullanılmasını sağlayacak çok olumlu bir adım olarak yorumlamak gerekiyor.